24 Şubat 2012 Cuma

EVLERİNİN KRALİÇESİ ARTIK YOKTU

Bazen insan nereden başlayacağını ne yazacağını bilemez ya işte o durumlardan biri şu an ki durum. Bodoslama dalasım var konuya. Tesellisi olmayan bazı durumlar olur ya işte o anlardan nasıl sıyrılacağımı hiç bilemem. 

Geçen gecenin bir vakti telefonum çaldı ve bir anda telefonu açtım. Karşımda uzun zamandır hiç görüşmediğim bir arkadaşım. "Alo" dedim. Karşımdaki kişi ağlıyor "Gitti annem, gitti Seda" diyor. Önce neye uğradığımı şaşırdım. "Ne oluyor" dedim kendi kendime. Tanıyamadım önce sonra tekrar "Alo" dedim tekrarlayan sözler "Seda annem gitti". Evet tanımıştım onu ve aradığı kişi bendim en acılı gününde yıllar sonra tekrar arayıp bir teselli istiyordu sanki. Ama bunu tesellisi var mıydı ki. Ne denirdi "Ağlama mı?" deseydim yoksa "Üzülme mi?" deseydim. Nutkum tutulmuştu sanki. Ses veremiyordum. Bir "Başın sağ olsun" bile diyemedim. O ise sadece ve sadece ağlıyordu. "Nasıl oldu?" dedim kendime geldiğimde. Anlatmaya başladığında, hıçkırıklara boğuluyor ama yine de anlatmaya çalışıyordu. "Tamam" dedim "Sus anlatma. Sakinleşmeye çalış" ama bunun sakinliği olabilir miydi ki. Ne söyleyeceğimi şaşırmıştım. Tek dediğim şey "Tamam rahat ol sıkma kendini anlatmak istediklerini söyle" ama onun anlatmaya, konuşmaya mecali var mıydı ki? Sadece ve sadece hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Ne telefonu kapatabildim ne konuşabildim sadece sustum onun o acısını hissettim. Ve her şeye rağmen hala bana diyordu ki "Neyse sen yat uyu, rahatsız ettim seni, kusura bakma". Böyle bir şeyin rahatsızlığı olabilir miydi ki? Neden hala beni düşünebiliyordu? O telefon kapandıktan sonra uyuyabilecek miydim ki? Sabaha kadar bunun şaşkınlığını yaşadım. 

Ne kadar acıydı artık hayatta annesi yoktu. Evlerinin kraliçesi artık hayatta yoktu. Evlerini sımsıcak yapan kadın, herkesi bir araya toplayan kadın artık yoktu. Eve geldiğinde "Bu gün çok acıktım yemekte ne var?" diyebileceği kişi gitmişti artık bu hayattan. Acaba artık düşünceleri ne olabilirdi? Keşkelerle başlayan cümleler mi? Yoktu hiç bir şeyin telafisi. Hayattaki en kıymetli varlığı gitmişti. Ama yapılabilecek artık bir şey yoktu. Elden gelen  hiç bir şey yoktu. Şu vakitten sonra yapılacak en güzel şey, annesinin arkasından bol bol dua etmek. Geriye kalan yapılması gereken en güzel şey bu. Rabbim mekanını cennet etsin inşallah. 


Hayat o kadar kısa ki bazen insanların birbirini üzmesine, bu denli birbirlerini kırmasına bir anlam veremiyorum. Kendimizi üzecek işlerle uğraştığımız sürece, olan hep yine kendimize oluyor. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder